9 Temmuz 2013 Salı

ilk dikişçiğim:)

sevgili makinemi bir süre önce almıştım ama ıvır zıvırlar dışında bu ilk gerçek projem oldu.
Antep'in yöresel kumaşından öyle alalade,pek özensiz, lastikli bir etek diktim. Etek kumaşının kuulluğundan ötürü, kötü dikişlerimi belli etmedi. yani ben zaten doğuştan çapulcuyum da (!), tarzım buymuş gibi...
 
 
Etek nasıl dikilir bilmem. araştırasım da gelmedi. Bi kumaşı alıp yanını ve üstünü diktim. Üstünü de lastik geçecek şekilde. sonra büzgülenen yerleri pens gibi diktim. Anlatışımdan da bu işlerden anlamadığımı anlamışsınızdır:)
 
 
ee nasıl?

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Edebiyat ve Patates Turtası Derneği

Bazı kitaplar bitince üzülünür ya, hani lunaparkta 2 turda tren bitiverir, inersin istemeye istemeye.
Bu kitap da bitince üzüldüm, o kişilerden ayrılacağım, kitabın o ılıcık havasından uzaklaşacağım diye. şimdi artık 1-2 gün bulaşık yıkarken falan Juliet'i Kit'i düşünürüm. Çok gerçeklerdi.

bu kitabı sırf 5 lira diye Kipa'dan bir kitapsızlık anında alıp, bestseller' lığından ötürü elalemin içinde okumaya utana utana bitirdim. Ama öyle janjanlığıyla sadece ojeli rujluların deniz kenarında vakit geçsin diye okudukları kitaplardan değil. Nazi döneminde Alman istilası altındaki bir İngiliz adacığında yaşanılanlara değinen mektuplar var. 194o lar...


Yine yüreğime inceden bir iç çekiş bıraktı bir kitap daha. Böyle dostlarım olamamasına içerledim yine. Şule olsa "onlar kitap" derdi. Kitap mı sahiden? Kendine has yönleri olan, böyle turtalar pişirip getiren, içten, beni şaşırtan dostlar mesela... Eleştiremeyeceğim kadar denizimsi. Kitaplarda mı olur yalnız böyle arkadaşlar?

7 Temmuz 2013 Pazar

Kömür Limanı-Bir Kamp Güncesi-2

Bloga dönüşümle kendi gözümden kıskandığım bu yeri anlatarak yokluğumun acısını çıkarayım. esasen ama sus kimseler duymasın da bu bakir cennet bizlere kalsın felsefesinde iken, dayanamadım yine...
inanılmaz bi yer...Belgesel gibi bir denizi var. Hem sakin hem de yapacak çok şey var. Hem de dünyanın kendini temizleyebilen sadece 4 denizinden biri olan Saroz Körfezi'nde. Şimdi hak vericeksiniz:)
Burası Çanakkale/ Gelibolu 'nın Fındıklı Köyü'nden 6 km sonra Kömür Limanı...Çok eskiden kömür taşınırmış, tam bir cennet. Pek de bilinmiyor. bu son derece iyi bir şey esasen.
 
 
Böyle bir koy. Çadırlar ve her yaz gelenlerin prefabrikleri var. Dalış yapılıyor.
 
Denizin tertemizliğini söylememe gerek var mı ki? Hele ki gözlükle dalarsanız, National Geograpic'in Atlas Okyanusu belgesellerinden birine düşmüş gibi olursunuz. Çeşit çeşit bitki, balık...
 
Böyle turkuaz taşlar var hep. suya bakın, ne berrak.
 
 
Bir sürü balık tuttuk. hem de sörvayvır balıklarından, pembe mavi:)
 
 
isimlerini ezberleyemedim, ilk defa duyuyorum. ama ordaki beylik balıkçılar burun kıvırdılar bunlara. e kalkan yemeye alışmışlar.
 
 
bi tanecik de restoranımsı bir yeri bile var, götürdüğünüz yiyecekler az gelirse, artık en son ne zaman kasabaya indiyse o zamanlık ekmeği, menemeniyle falan...
 
gözlemeci teyzesi de var...
 
geceleri öyle çok yıldız oluyor ki. Çadırın arkasındaki tepeler sayesinde saat 9'a kadar güneş tepenize gelip dayanmıyor.
 
anlatacak çok şey var da, bence gidip kendiniz keşfedin!
 

bir bilmecem var çocuklar!

uzun süreli yokluğumun,  radyasyon yayıcı sevgili blogumdan ayrı kalışımın, hiç bir şeylere konsantre olamayışlarımın bir, tek bir sebebi var...
 
-bir bilmecem var çocuklar, nedir bu sebep?
- DİREN
-hayır Gezi Direnişi değil, benim direnişim!
 
 
 
61.6 milimetrecik, 3 aylıkçık Diren Kız' a merhaba deyin hadi:)