31 Ağustos 2013 Cumartesi

Haberler...

 
Kendine " acı" (Gorki) ismini vermiş birinin, onca şey yaşayıp yazmaması nasıl beklenebilirdi? Buysa, benim çocukluğum...
 
 
 
Yeni yeni kumaşlar, dikmeyi bilirmiş gibi yapmalar...Bi şey dikebilince herkesten çok kendim şaşmalar...
 
siz hiç bordo armut gördünüz mü?
 
 Cennetten kopmuş, dünyaya düşmüş; Kömür Limanı. Orası da nereymiş mi? İşte yazdım burada.
 
Son zamanların haberleri...

25 Ağustos 2013 Pazar

Mantar Çam

Şarap mantarlarıyla yapılacak bir yığın projeden bunu seçtim. Bir odamızın daha kapı süsü oldu..
 
 
 
 
mantarları ortadan ikiye böldüm ki, daha az mantar harcayabileyim.
 
Sonra mantarları akrilik boya ile pastel renklere boyadım. ve birbirine silikonla yapıştırdım.
 
 işte böyle...
 
15 dakikalık iş...
 
 

22 Ağustos 2013 Perşembe

iyi günler tüm sersemlere


ve tanrılar sadece kana susadıklarından, burunlarını indirip de şöyle bir ayaklarının dibindeki halka göz atmadıklarından, yerle bir ettikleri düzenin hep bir parçası olduklarını kanıtlamışlardı. Sistemin ismi değişmiş, vahşet, hırs ve faşizm sadece günün modasında bir makyaj yaparak sahnelerdeki asırlık yerini almıştı. Oysa, insanlığın asıl ihtiyacı olan şey; evrensel ahlak değerleri, adalet ve iyi niyetti. Bunu kimse akıl edemedi. Edenler katledildi. Katil yardakçıları da cenneti görebileceklerine olan umutla, nasıl bir cehennemde debelendiklerini görmediler. Dünya çalkanıyor, beyinler de aynı çalkantıda sersemliyordu...
İyi günler..

15 Ağustos 2013 Perşembe

ilk şeyi Diren'in...

bu bir kapı süsü oldu yani benim diren böcüğüne yaptığım ilk şey..
bilemedim beğenir mi ki acaba?

önce kapı süsünü göstereyim. sonra Diren neymiş, biri miymiş diye soranlara, unutanlara onun henüz doğmasına 4.5 ay olan kız bebekçim olduğunu hatırlatayım...Sevgiler..

bir salıncağı, kuşu, görünmeyen sincapları ve bol sulu kütür kütür elması olan bir ağaç...


Mengen'de İsviçre Tadı

şahsen aniden gökten bi kaç bin lira düşse elime, koşa koşa gidip aynı yerde bi kaç ay kalıp romanımı tamamlarım. Hep alp lere gitme hayali kurarken, bu pansiyonu görünce taa İsviçre'lere gitmeye de ne gerek varmış dedim. şimdi baştan söyleyeyim, bir hayli abartıcam. hem böyle bir yeri tanıtmayı da kendime bir borç bilirim.
 
Burası Bolu Mengen'de, Bolu-İstanbul karayoluna 30 km uzaklıkta Heidi'nin evi gibi döşenmiş çok doğal bir yer. Hindiba Pansiyon
 
 Evler taş ya da ağaç.
 
 
 
 
 
 
Evler loşumsu olduğu için çok fotoğraf çekemedim. 
 
Bu taş evlerden birisi; 
Bu da ağaç evlerden 
 
 
Pansiyonun içi öyle güzel ki, salıncaklar , hamaklar, köprüler...Minik bir köy gibi..
 
Yapılacak bir yığın şey var; hamakta kitap okumak, salıncakta kitap okumak, ağaç banklarda kitap okumak:)

 
Hemen arkada çok çeşitli ağaçlı bir patika bile var.
Bunlar keşif gezimin hatıraları...
 
Kahvaltı ve akşam yemeği dahil kişi başı 80 lira. Akşam yemeğinde de yemek dışında meze çeşitleri, tatlı ve meyve bile bulunan gereğinden fazla çeşit vardı, oysa ki ben bu güzel yerde bir tas çorbaya razıyken...
 
 
Arka tarafta bir parkur bile yapmışlar
 
Koskocaman bir tatil bitmek üzere, benim aklımda bu tek gün geçirdiğim yer kaldı...