17 Eylül 2013 Salı

Çağın Bağımlılığı


Sözlerim mübalağalı gelebilir, gelmesin. Ah çektiklerimi paylaşmalıyım, ki herkese yol gösterici olur belki yaşadıklarım.
Çeşmelerden su içilemeyen kirli bir çağda yaşıyoruz, öyle ki 3-5 yıl sonra çocuklarımıza " yavrum ben çocukken mutfaktaki çeşmeyi açıp, altına bardağımızı koyup, su doldurup, içerdik " diye anaane hikayeleri anlatıp, onları şok edebiliriz...Artık hazır su içmek zorundayız malum. Ancak hayatımdaki ender pişmanlıklardan birisi de Erikli Su alışkanlığını kazanmam. Bu lanet suyun içine sanırım pudra şekeri gibi tatlı yapıcı, nikotin gibi de bağımlılık yaratıcı bir şey koyuyorlar. 5- 10 şişeden sonra onsuz yapamıyorsunuz. 4 senedir bu suyu içiyorum ve artık başkalarının evinde, yolda, dağda , bayırda yani Erikli'nin olmadığı yerlerde su içemiyorum. ağzım dilim kurusa da, yeryüzünün en lezzetli ırmaklarından, çeşmelerinden, kar sularından tatsam da, hepsinin tadı yosunlu, ince ve kekremsi geliyor. bu durum benim için ne kadar rezillik, tahmin edemezsiniz, öyle ki su seçen bir kız olmak, " ayy bunun içinde soğan mı var, ben yememm!" diye ağzını eğen kızların kınanılası kokoşluklarından daha beter. Yemek seçeydim daha iyiydi!  Çocuğum doğunca ona asla bu suyu vermeyeceğim, söylediklerimin hiç biri şaka değil, günde litrelerce Erikli'yi bayılarak içmeme rağmen, bir başkasına 1 bardaktan fazla katlanamıyorum. Şu hamilelik süreci bitip de, su içmek zorunda olduğum günler geçince bu bağımlılığı yeneceğim... Siz de dikkatli olun, dostlar!

9 Eylül 2013 Pazartesi

27+1

 
 
27 yıllıktım, gövdeme bir halka daha eklendi yaşımı belli etmeye yarayacak. Kendi "Bilinmeyen Ülke" mi bulma umuduyla, buldukça daha fazlasını aramak gerektiren , sancılı bir seyahatin bir kaç bin yüz kilometresi daha gitti. Daha yol uzun. Kimileriyse az kaldı diyo. Yol çok da matah olmayabilir, kimi zaman bir çınar altı dahi olmayabilir, şöyle gölgelik dinlenmelik. yoo tabi ki kader böyleymiş değil. Kaderler güzel yazılır ya, belki biz güzel okuma yazma bilmeyiz, ondandır.
Velhasıl, Puşkin gibi böyle bir şiir yazabildiysek şu ömür boyunca, ne de iyi yapmışız da yaşamışız şu dünyada. Ama insanın muhakkak bir şiiri olmalı, bir tane resim de olur, henüz pek azdır ya şiir gibi bir çocuk da olabilir, ya da tek bir cümle. Bilinmeyen Ülke'de bunlar var, ah ışık bir görünse...

iyi ki doğdum...
 
 

Bilinmeyen Ülke

Ey güzel ülke , uzak ülke,
Ey bilmediğim ülke,
Ne kendi isteğimle geldim sana,
Ne de soylu bir atın sırtında.
Beni, bu yiğit delikanlıyı
Gençliğin ateşi sürükledi sana;
Bir de başımdaki şarap dumanları.
  
 
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
 

4 Eylül 2013 Çarşamba

hanimiş diren'in yastığı?

 aman da hanımefendiler beyefendiler, şu benim kız çocukçuğumun yastığına da bir bakın...
 
pek mi datlu bana mı öyle geliyo? şu havalı kuşun afra tafrasını yemeyelim mi?
 
 
 
sarı  pazen üzerine keçe kuşçuklar kesip silikonla sabitledim. yumuşacık...

 
 
hadi bakalım kız çocukçum doğsun da minnak kafasının arkasına koyalım:)