24 Eylül 2012 Pazartesi

Ekmek Arası




Bukowski'nin bu isimde bir kitabı vardı. Nedense kadın milleti olarak günlük hayatta en çok lanetlediğimiz bakış açısı Charles b. tarafından gelince bir serinleme hissediveriyoruz, ama o..diyoruz. en azından açık sözlü falan filan, kem küm.Sonrası da yok. Nedense pek severiz işte Bukowski'yi, nedenselliğini yıllardır çözemediğim bir gizemle. Yine konumuz bu değil. Fotoğraftaki yemekçik. En çok yemek yapmak istenilmeyen günlerde , tavuk gögüs minik minik doğranıp sotelenir, taze yeşillik ve soğanla servis edilir. Bu da paylaşmam için somut bir gerekçe bulamadığım, ama bunun için delicesine bir istek duyduğum bir yazıcık oldu. Bukowski gibi. Her ikisinden birinin cevabını bilen varsa...

4 yorum:

  1. serseriler prenslerden daha ilginç gelir kız çocuklarına. prensle son belli sonsuza dek mutlu yaşadılar yerim sonsuza dek mutlu yaşamayı der küçük kız var mı öyle bir şey. öbür yanda ağız dolusu küfreden, içen pis herif, bilinmeyen bir şey ve bu yüzden de çekici.
    ama ekmek arası daha bir cazip. düşünsene üç beyazın hepsinden bir miktar içinde bulunan lanetli lezzetli yiyecek ve cici kızların manavda bile uzak durduğu zavallı kadınlarca doğranıp sıradan yemeklere konulduğunu düşündüğü lezzet unsuru soğan. cücüğünü yemenin zenginlik göstergesi olduğu sumaklısının aklı baştan aldığı soğan bla bla bla

    YanıtlaSil
  2. ah büyüyemeden yaşlandım o halde...
    ancak bu hayatı cici kızlaşmadan tamamlayabileceğimi umarak; seviniyorum.kahvaltıda sarımsak yeyip, bıyıklarıma tek cımbız darbesi vurmayarak günlerce gezdiğim için mutluyum..

    YanıtlaSil
  3. Hello, and welcome to Casa de Retalhos!

    This looks so delicious!!!

    YanıtlaSil
  4. I can prepare it 4 u and send in an envelope:)
    u welcome also

    YanıtlaSil

sözler uçsun, yazılar hep kalsın :)